Kamplar

Şahinler Tabiat Parkı Kampımız (2016)

Ev hali, iş hali, birbirine ters istikametteki illerde ikamet ediyor olma hali derken ekip olarak uzun süre kamp için toplanamamıştık. Nihayet denk getirmeyi başardık ve 15-16 Ekim’de 24 saatliğine bile olsa tabiata kaçmayı, derdi, sıkıntıyı üzerimizden atmayı başardık.

Şahinler Tabiat Parkı, Ankara’nın Kızılcahamam ilçesi sınırları içerisinde yer alıyor ve normal koşullarda Ankara’dan yaklaşık 1,5 saatte varılabiliyor. Tabiat parkına giden yol asfalt ve Kazan ilçesinin içinden geçerken, çok erken saatte gitmiyorsanız, yol üzerindeki bakkal ve marketlerden yiyecek, içecek ihtiyacınızı giderebilirsiniz. Yaklaşık kırk hektarlık bir alanda, karaçam, sarıçam, kayın ve meşe ağaçlarından oluşan ormana sahip. Çeşme ve içilebilir suyu bulunuyor.

sahinler-tabiat-parki-3

DÜŞELİM YOLLARA

Altuğ, Hakan ve ben 15 Ekim, Cumartesi sabahı 6’da AŞTİ’nin önünden yola çıktık.

Havanın aydınlanmasıyla yavaş yavaş arabanın içinde ısınıyor ve keyifle sohbet ederek yol alıyorduk ki Kazan’da lastiğimiz patladı. Tabi sabahın o saatinde sadece tabiat değil herkes uykuda olduğundan bomboş yolda kaldık. Krikonun kullanmaya yeltenmemizle, elimizde dağılması aynı anda olunca, Hakan’la düştük yollara. Önce geride bıraktığımız, oto lastikçi tabelası bulunan bir benzin istasyonuna girdik. Sadece markette uykusunun kalanına ayakta devam eden bir delikanlıya rastladık. Geri döndük. İleride bulunan başka bir benzin istasyonuna yürüdük. Kıyamet sonrası çorak topraklardaki harabelere benzer bir atmosfere sahip benzinlikte de aradığımızı bulamadık. O sırada rastladığımız, traktöre mazot alan iki ağabeyin “Biraz daha yürüyün, alt geçit görünce solda lastikçiler var” önerisine uyarak yolumuza devam ettik.

Yürüyüşümüzüden 15dk sonra benzinlikte yol tarifi aldığımız abilerin arabası yanımızda durdu. Hızır misali imdadımıza yetişip bizi arabalarına aldılar ve kamp keyfi yolculuğumuz Kazan’ın içine doğru giden bir yol eğlencesine dönüşüverdi. Ben diyeyim Süper Mario Kardeşlerin, siz deyin Cazcı Kardeşlerin Kazan’lı versiyonu olan Nedim ve Sadık ağabey sayesinde aradığımız krikoyu bulduk, olay mahaline geri döndük ve lastiğimizi değiştirdik. Tabi bu arada Nedim ve Sadık’ın sohbetiyle sabahın o saatinde moralimizde ve keyfimizde bir nebze bile düşüş olmadı. Lastik değişti ama yedek lastik aslında Altuğ’un arabasına uygun olmayan başka bir aracın lastiği çıkınca Nedim ve Sadık ağabey güzel bir ayar çekerek en azından lastikçiye kadar idare etmemizi sağlayacak bir ayar yaptılar. Sonra helalleşip Ankara’ya geri döndük, kışlık lastikler takılırken biz de ayaküstü kahvaltımızı yapıp yeniden yola çıktık.

KAMP KAMP KAMP!

Öğlene doğru, pastırma yazı tadında bir havada Şahinler Tabiat Parkı’na vardık. Kamp alanının hemen yakınında Tabiat Parkının bekçisi Nedim ağabeyin evi var (Bu yolculuğumuzda tanıştığımız tüm Nedim abilere teşekkürü ayrıca bir borç bilirim).

Tabiat parkı olması nedeniyle belirli aralıklarda ormancılar tarafından ölü ağaç kesimi yapılmakta olup eğer kamp ateşi düşünüyorsanız Nedim ağabey hem size yakacak kuru odun veriyor hem de kamp ateşi için uygun yerleri de gösteriyor ki böylelikle kafasına esen istediği yerde bilinçsizce işlere kalkışmıyor.

Öğlenden sonra Çağlar, Deniz ağabey ve çocukları da aramıza katılınca kampımız bol yemekli, bol sohbetli ve bol eğlenceli geçti. Yemek için ateş yakma, kamp mutfağı, daha uzun süreli doğa yürüyüşleri ve kamp aktiviteleri için çantaya konulacak ideal oran ve ağırlıktaki malzemeler konularında hem denemeler yaptık hem de bilgilerimizi paylaştık. Hatta oymak beyimiz Altuğ iştahı ve becerisini harmanlayarak kamp ortamında bizlere iskender kebap bile yaptı. Lezzetle, hayretle, takdir ede ede yedik, keyiflendik. Gün çabucak geceye dönüverdi.

Gün batarken ardından tepelerin, başlar İç Anadolu’nun ayaz geceleri derken, kış mevsimi o vakitte daha şehir merkezine uğramamışken kırsalda ben geliyorum demeye başlamış, gece vakti ısı tek haneli derecelerin altına inivermişti. Çocuklar da olunca biraz büyükçe bir kamp ateşinin çevresinde toplandık, çaylarımızı, kahvelerimizi yudumlayıp ısındıktan sonra çadırlarımıza çekildik.

2. GÜN

Sabah 6 gibi uyandım. Temiz ve serin havada kaç saat uyursanız uyuyun dinç kalkıyorsunuz ve gün boyunca aynı enerjiyle ayakta duruyorsunuz.

Hava aydınlanırken fotoğraf çekmek için dışarı çıktım. Ne yazık ki Çağlar da aynı vakit ihtiyacını gidermeye çıkmış. Telefonumun fotoğraf çekerken şık şık, cızzt diye sesler çıkarması – bir de yankı yapması sonucu şaşkınlıktan orman içinde bir kaç kez ihtiyacını gidermek için yer değiştirmek zorunda kalmış 🙂

Kahvaltıdan sonra ormanın içine doğru biraz yürüyüş yaptık ve ardından kamp alanımıza dönüp toplanmaya başladık. O sırada “Ayı Yemeği” bizi ziyarete geldi, keyiflendik. Kamp bekçisi Nedim abiyle vedalaşıp ardımızda sadece ayak izlerimizi bırakarak dönüş yoluna koyulduk.

Sanırım kamp yapmanın en kötü, hatta tek kötü anı geri dönüyor olmamız. Şehrin o gürültüsüne, kirine, yerini hazmedememiş, karakteri ham kalmış insanlarıyla muhatap olmaya geri dönmek can sıkıyor.

Tabiat Parkı Hakkında Bilgi

Şahinler Tabiat Parkı, kamp ve doğa yürüyüşü severler için yakınındaki Çamkoru’ya göre daha küçük kalmakla birlikte, Çamkoru’nun başına gelenler gibi rant kurbanı olmamış. Girişindeki küçük ve güzel göletiyle yağmadan şimdilik kurtulmayı başarmış bir vaha görüntüsüne sahip diyebilirim.

Park, hem kampçılara hem de piknikçilere açık. Gölet etrafında ailelerin piknik alanı olarak kullanabileceği masalar, bulaşık ve temizlik için lavabo ve tezgahlar ile tuvaletler bulunuyor. Ailesiyle, çocuklarıyla temiz hava almak ve piknik yapmak için, genellikle yol tabelalarını hedef tahtası olarak kullanan it-kopuktan uzak ideal bir yer burası. Bunu büyük ölçüde park bekçisi Nedim Kaplan’ın özverili çalışması sağlıyor ki Çobankaya kampımızda yaşadığımız piknikçi terörüyle hiç karşılaşmadık.

28 Nisan 2017 – Güncelleme : Ne yazık ki Nedim Kaplan’ın vefat ettiğini öğrendik. Allah rahmet eylesin.

 

 

 

Bugün 1, toplam 21.203 defa okundu.
avatar

İlker BOZDEMİR

Karadeniz'de doğdu, İç Anadolu'da büyüdü, Marmara'da yaşıyor. Mesleğinin ördüğü boğucu duvarlar arasında bulduğu çatlaklardan kaçıp ya tabiata sığınıp kamp yaparak ya da zarları yanındaysa GM'lik yaparak nefes almaya çalışıyor. Hayatın bir gerçeği ne yazık ki her şeyin sonunda kürkçü dükkanına geri dönüyor. Fakat bir sonraki kaçış için çatlaklar aramaya devam ediyor.

9 Yorum

Yorum yazmak için tıklayın

  • Merhabalar,

    İnternette kamp alanı araştırırken yazınıza denk geldik.
    Öncelikle bilgilendirici yazı için teşekkürler, ellerinize sağlık.

    Yazıda bahsettiğiniz Nedim Kaplan maalesef vefat etmiş. Vermiş olduğunuz telefon numarasını aradığımızda eşi çıktı ve sürekli paylaşılan numaradan aradıklarını söyledi.

    Sizden ricam yazıdaki Nedim Kaplan’a ait numarayı kaldırmanız. Eşi sürekli aynı üzüntüyü tekrar tekrar yaşıyormuş.

    Konu ile ilgili güncelleme yapmanızı rica ediyorum.

  • Yine çok güzel bir yazı İlker bey. elinize sağlık. insan özeniyor. keşke ekibi büyütseniz de biz de gelsek :)))

    • Merhaba. Çeşitli sebeplerden dolayı aylardır kamp yapamıyoruz. Dilerim ilk fırsatta bir kamp aktivitesi organize edebiliriz. Kamp Keyfi’ni takip etmeye devam ediniz 🙂 Teşekkürler…

  • Merhabalar. Bölgedeki ağaç sıklığı nedir? Yerdeki kuru dallar ile ateş yakmanın yanı sıra odunlarla tripot barınak vb. gibi şeyler yapmak mümkün mu? Yani yeterince bol odun var mı?

    • Barınak inşaa edecek kadar yok fakat günlük ateşinizi yakacak kadar kuru dalı 20-25 dakikalık bir turla toplayabilirsiniz. Bölgede ağaç kesimi yapılıyor orman işleri bakımından, dolayısıyla, daha uzun bir yürüyüşle, kesilmiş hazır odunlar bile bulabilirsiniz.

  • tuvaletler sık temizlenmiyor, indirimli kart gösterirseniz alınmıyorsunuz (hakkı mı bilmiyorum zira özel işletme olduğunu söyledi). şimdilerde bütün ankara oraya akıyor gibi sakin kamp yapma imkanı kalmadı gürültü çok fazla. Dışarıdan odun getirmeniz gerekiyor